Xalça, Azerbaycan Türkçesinde halı demek… Türk dünyasının halı sanatına kattığı örnekleri anlatırken pek çok sıfat, kelime ve lehçe kullanıyoruz. Bu sefer hem adında hem de gönlümüzde “Can” olan diyarlara; kardeş ülke Azerbaycan topraklarına gidiyoruz. Bu güzel ülkenin kırmızı nar tanelerinin, mahmur ayvaların, sarı zeferanın ve kehreba üzümün renklerini barındıran halılarına gelin birde buradan bakın…
2010 yılı kasım ayında UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Mirası listesine alınan Azerbaycan halıları, maalesef dünya müzelerinde çok zaman Kafkasya, İran ve hatta ermeni halıları adıyla sergilenmektedir. ([1])
Azerbaycan halı ve kilimleri, zengin renkleriyle tüm dünyada ün yapmış birer sanat eseri. Bazıları adeta bir tablo gibi olan bu halılarda çok çeşitli motifler yer alıyor. Azerbaycan kültürel yaşamının öne çıkan unsurlarından biri olan halı ve kilim dokumacılığının kökleri çok eski tarihlere kadar uzanıyor. Yüksek kalitesi, mükemmel kompozisyonları, çok özenli olması ve zengin renkleriyle hemen fark edilen dünyaca meşhur Azeri halı ve kilimlerinde her türlü motif mevcut. İpek, altın ve gümüş ipler ya da inci ve mücevherle dokunanlara paha biçilemiyor. Bazıları tablodan farksız; çiçek, insan, hayvan, geometrik desen, minyatür gibi öğeler, lirik ve romantik stiller içeriyor. Azerbaycan’da halı dokumak bir sanat, bir yaşam biçimi ve bir sembol. Her bölgeye göre halıların rengi, stili, kenar süslemeleri ve kompozisyonları değişiyor. Maharetli halı ustalarının elde dokudukları, dünyada benzeri olmayan halı ve kilimler Ermitage, Louvre ve Topkapı müzeleri yanı sıra Washington’daki tekstil müzelerini de süslüyor. Halılardaki dikkat çekici süslemeleri ve ince ince işlenmiş motifleri, ünlü Avrupalı sanatçıların tablolarında, minyatürlerde ve diğer eserlerde de görmek mümkün. (2)
Bölgelere göre Azerbaycan halıları
Azerbaycan halılarını teknik ve estetik özelliklerine göre dört grupta toplanmış. Bunlar Küba ve Şirvan, Gence ve Kazak, Karabağ ve Tebriz’dir.
Bu gruba giren halılar Kuba, Şirvan ve Baku olarak 3 başlık altında toplanmış. Dokundukları yere göre farklı isimlerde adlandırılırlar. Bunlardan bazıları; Küba, Hırdagülcici, Alçakgülcici, Karakaşlı, Leçedi, Gırız, Şirvan, Kabistan, Mereze, Pirhasanh, kurdemir, Balaken Baku, Gala ve Fatmayı’dır.
Kuba-Şirvan halı grubuna dahil olan bu üç tipin (Küba, Şirvan, Baku) teknik benzerliğine bakmadan, birbirinden farklı olmasından dolayı, ayrı tipler olarak değerlendirilmiş. Baku tipi halıların kompozisyonu diğerlerine göre daha mürekkep oluşuyla dikkati çeker. Şirvan halılarında ise insan, hayvan ve ev eşyaları tasvirlerine rastlanır. Kuba-Şirvan halılarının bordürlerinde yer alan bazı şekiller mimarî süslemelerde de izlenmektedir. Bu halılarda metrekarede 160.000 – 300.000 ilme yer almaktadır. Daha kıymetli halılarda ise bu sayı 400.000’i bulur. Kuba-Şirvan halıları zengin ve mürekkep motiflere, ahenkli ağır renklere sahiptir. Bu halılar Türk düğümü tekniğiyle dokunurlar. Halılar sıkı, yumuşak ve kısa havlıdır.
Gence ve Kazak grubu
Bu gruptaki halılarda tıpkı diğerlerinde olduğu gibi dokundukları yere göre isimlendirilerek ayrılmışlar. Gence grubunda Gence, Gadim Gence, Samuh, Çaylı, Şadlı, Kedabey ve Çarıklı halıları mevcuttur. Bu merkezler Azerbaycan’ın batısında yer alırlar. Ayrıca Çaykent ve Gölkent’de dokunan “Karakoyunlu” halıları da bu sınıfa girer. Bu yerler Ermenistan’a yakın olduğu için bunları yanlışlıkla Ermeni halısı zannedenler olmuştur.
Kazak grubunda ise, Kazak, Salahlı, Şilili, Kemerli gibi yerlerin halıları bulunur. Ayrıca Gürcistan’da yaşayan Azerbaycanlılar tarafından dokunan halılar Borçalı, Karayazı, Koçhakan, Karacep ve karakoyunlu bölgelerine aittir.
Teknik yönden benzer durumlara rağmen Gence-Kazak halıları ölçü özelliklerine göre farklılık arz ederler. Mesela, Gence halılarının süslemeleri Kazak halılarına nispeten daha karışıktır. Kazak halıları ölçü itibariyle Gence halılarından daha büyük olur. Bazen bu bölgede Karabağ ve Güney Azerbaycan halıları tipinde halı ve yolluk biçimine rastlanır. Bu halıların kompozisyonu daha sade, motif ve desenleri ise Kuba-Şirvan halılarına nispeten daha geometriktir. Gence-Kazak halılarında sarı, yeşil, narinci renklere daha çok rastlanır. Kazak halılarında ilmeler Gördes ilmesidir, ilmeler sık değil orta durumda olur. Bu halılarda metrekarede 60.000’den 120.000’e kadar ilme olur. Bazan metrekarede 160.000 ilmesi olan halılar da dokunur.
Bu grupta Berde, Hankervanı, Aran, Koca, Çelebi, buynuz, Deryanur halıları verni ve zillire ile meşhurdurlar. Eski sanatkarlar bu gruba dahil olan halılara “Aran halıları” derlerdi. Teknik ve bedii özelliklerin benzerliği bakımından Nahcivan halıları da bu gruba girer. Ayrıca Şuşa bölgesinde Malıbeyli, Bahçedegüller, Gülyaylık halıları bu gruba dahil edilir. Karabağ’ın Berde bölgesinde dokunan halılar, XVIII. asrın yarısından itibaren Susa şehrinde merkezleşmiş ve burada çok gelişme kaydetmiştir. Bu sebepten dolayı Karabağ halıları genellikle Şuşa’ya ait olarak gösterilmiştir. Hanlık, Karakoyunlu, Kubadlı, Kurd, Behmenli gibi halılar ise Cebrail kısmına aittir.
Yukarıda adları verilen Karabağ halıları ve onun üç bölgesine (Karabağ, Şuşa ve Cebrail) dahil olan halıları teknik ve estetik özelliklerine göre birbirlerine benzerler. Karabağ halıları kompozisyonlarının çeşitliliği, geometrik ve süslemeleri ile diğer halılardan ayrılırlar. Karabağ’da halı, yolluk ve seccade gibi “halı takımı” dokumaları daha yaygındır. Karabağ halıları, başka halılara nispeten daha büyük ölçülerde olur. Bazen 25 ve 30 metrekare halılara da rastlanır. İlmek sayısı metrekarede 90.000 den 160.000’a kadar ulaşır. Bazen her metrekarede 200.000 ilmesi olan halılara da rastlanır.
Karabağ halılarının kompozisyonu Gence-Kazak halılarının kompozisyonuna nispeten daha karmaşıktır. Karabağ halılarında daha çok geometrik bitki motiflerine rastlanır. Altın sarısı, kırmızı, al kırmızı ve kahverengi renkleri kullanılır. “Gördes Düğümü” ile dokunan bu halıların düğümleri iri ve uzun olur. Teknik bakımdan ve dokuma özelliklerine göre Tebriz halılarına çok benzerler. Karabağ’a ve Şuşa’ ya sonradan gelmiş olan Ermeniler, halı tekniğini Azerbaycanlılardan öğrenmişlerdir. Nitekim 1886 yılında Şuşa’da bulunmuş Gürcü araştırmacı Zedgenidze: “Bütün halılar Azerbaycanlı aileler tarafından dokunur. Ermeniler halı dokumayı onlardan öğrenmişlerdir” tespitiyle bu gerçeği dile getirir.
Tebrîz grubu
Tebriz halıları, Karabağ halılarına çok benzerler. Bir bakıma ikisi aynı grupta toplanabilirler. “Güney Azerbaycan’ın başkenti olan Tebriz, kuzey batı İran’da halı üretiminin esas merkezidir. Tebriz halılarını, genellikle düz dokumalar oluşturur. Ayrıca XVI. asırda devrin en mahir minyatürcülerinin Tebriz’de olmasıyla halıda motif gelişimi konusunda etkilenmeler olmuştur. Özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısında halı yapımının birdenbire arttığı ve canlandığı görülür. Fakat günümüzde dokunan Tebriz halıları ilk zamanlarda dokunan halılara kıyasla büyük farklar gösterir. Düğümleri ince olan bu halılarda genellikle sentetik boyalar kullanılmıştır. Son zamanlarda dokunan Tebriz halılarında madalyon, en çok kullanılan desendir. (3)
Sonuç olarak…
Geleneksel Türk el sanatlarının başta gelen türlerinden olan halıcılık öteden beri dünyanın ilgisini üzerinde toplamıştır. Türk halıları arasında Azerbaycan halılarının ayrı bir yeri vardır. Tarihî bir Türk el sanatı olmasının yanı sıra Azerbaycan coğrafyasının ve ikliminin de Azerbaycan halılarının meşhur kalitesinin oluşmasında büyük tesiri görülür. (4) Bunun içindir ki Tarihu’t-Taberî, Mucemü’l-Buldan ve Ahsenü’t – Tekasim gibi en eski ve en muteber İslam Tarihi kaynaklarında Azerbaycan halılarına yer verildiğini görüyoruz. (5)
Kaynakça:
([1])www.azerbaijans.com
(2)Latif Kerimov/Azerbaycan Halçacılığı (1985)
Yrd.Doç.Dr.Mustafa Yıldırım/ Azerbaycan Halıları
(3)Hudu Surhay Mehmedoğlu, İ.R. EMİRASLANOĞLU,H.A. NECEFOĞLU, A.A. MÜRSELOĞLU, Nakışların Yaddaşı, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü,1981s.42; Çeviren: Mustafa Yıldırım, “Motiflerin Dili”,S.Ü.İlahiyat Fakültesi dergisi, Sayı:14, Konya 2002, s.230
(4)Yakut el-Hamavi, Mu’cemü’l-Buldan, Daru’l-kütübü’l-İlmiye Yayınları, Beyrut,1990,s.156
(5) El-Makdisi, Ahsenü’t-Tekasim fi Marifeti’l-Ekalim,Mektebetü Medbuli,3.Baskı, Kahire,1991, s.380