Seral Tan: “Tasarımlarım birçok rengi bünyesinde barındıran bir gökkuşağı gibi. Gökkuşağını gördüğümüzdeki heyecan, neşe, mutluluk duyguları tam olarak Sodd ürünlerini görünce hissedilmesini istediğim duygular.”
Kendi çocukluğunu tasarımlarıyla yaşatan Seral Tan bu sayıdaki konuk köşemizde.. Şubat 2020’de kendince “çocuksu” olarak adlandırdığı markası Sood Design’ı kurmuş. Alışılmışın dışında olan tarzı, renkli, eğlenceli, özgün ve dekorasyonu tamamlayıcı ürünler tasarladığını belirten Tan, marka ve tasarım serüvenini bizlere anlattı.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Renkleri seven, kalbinin sesini dinleyen, çocuksu tarafını korumaya çalışan biriyim. Sonrasında bir endüstriyel tasarımcı ve girişimciyim. 2011 yılında Doğuş Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nü bitirdikten sonra mobilya, müze, tema park ve kurumsal tasarım danışmalığı üzerine farklı sektörlerde tecrübeler edindim. Hayal kurmayı hep çok sevdim. Üniversite döneminden beri yapmak istediğim kendime ait bir marka hayalimi 2020’nin Şubat ayında hayata geçirmek için ilk adımlarını attım ve Sodd Design’ı kurdum.
Tasarım hayatınız nasıl başladı? Markanız ve tasarımlarınızdan bahseder misiniz?
Sodd Design ile kendi hikayemin iç içe geçtiğini hissediyorum. Çünkü Sodd kendimi bilmeye başladığım günden beri gözlemlediğim birçok imgenin, yaşanmışlığın birleşimi. Ben bir endüstri ürünleri tasarımcısıyım ve bu mesleğe karar vermem ortaokul yıllarıma dayanıyor. O dönem hayalim bir iç mimar olmaktı. Zaman içerisinde bu hayal gerçek haline ürün tasarımcısı olarak dönüştü. Üniversitede ve şu an verdiğim kararların, attığım adımların ne kadar doğru olduğunu görüyorum. Bu bir öğrenme süreciydi ve doğruları, yanlışlar da yaparak öğrendim. Sodd Design da tüm bu tecrübelerin süzgecinden geçerek farklı sektörlerde çalışarak kazandığım deneyim ve hayallerim ile kuruldu.
Ne demek Sodd?
Sodd isminin çıkış noktası da tasarımlardan geliyor aslında. Seral’in baş harfi “S” ve İngilizce’de tuhaf anlamına gelen ve kendi içinde cesareti de simgeleyen “Odd” kelimelerinin birleşimi olan Sodd ismini getirdi. Cesur, renkli ve tuhaf = SODD Design olarak tanımlayabilirim. Özetle, şubat 2020’de ilk tohumları atılan, renkli, eğlenceli, özgün, dekorasyonu tamamlayıcı mobilyalar tasarlayan bir marka.
Bir ürünü tasarlarken hangi noktalar sizin için önemli?
Basit formların aksine akışkan, yumuşak formlar kullanarak alışılmışın dışına çıkmaktı. Bir ürünün formun yanında fonksiyonun da kullanımı kolaylaştırıyor olması gerekiyor tabi. Ayrıca renkler de tasarımın önemli bir parçası. Canlı ve parlak renkler Sodd Design markasının temelini oluşturuyor. Sodd enerjisini renklerden alıyor. Renkler de bizi biraz 80’lere, 60’lara Pop Art’a doğru götürüyor. O dönemlerden ilham da alıyorum. Ancak Sodd Design’ın kendine özgü bir stili olduğunu düşünüyorum. Heyecan uyandıran ve cesaret veren tasarımlar çıkarmaya gayret ediyorum. Çünkü cesaret, heyecan ve neşe Sodd Design’ın en önemli değerleri.
Sodd, birçok rengi bünyesinde barındıran bir gökkuşağı gibi. Gökkuşağını gördüğümüzdeki heyecan, neşe, mutluluk duyguları tam olarak Sodd ürünlerini görünce hissedilmesini istediğim duygular.
Öğrencilik yıllarında hangi akım ve sanatçılardan etkilendiniz?
Tasarımlarımda, renklerin yanı sıra ilham kaynağım üniversite döneminde öğrendiğim, etkilendiğim Memphis Akımı ve Karim Rashid’dir. Karim Rashid’in ürünlerinde de Memphis etkisini görüyoruz zaten. Beni etkilemeleri ve ilham olmalarının en önemli sebebi yaptıkları tasarımların yanında inandıkları yoldan dönmeden, cesurca kendi tarzlarını ortaya koymaları olmuştu. Ve hala da bana cesaret veriyorlar.
Benim tasarım dilimin altında yatan temel neden; yaşam alanlarını renklendirerek, insanların kendilerini daha iyi ifade edebilmelerine ve bu sayede daha pozitif, daha cesur ve hayata bağlı bireyler olmalarına yardımcı olmak. Markanın vizyonunu da bu “neden” oluşturuyor.
Bu vizyona, çocuklar ve içimizdeki çocuk da çokça ilham oluyor. O eğlenen, gülen renkli halleri. Çocukken yaşadığımız renkli dünyanın cesaretini kaybedebiliyoruz zamanla. İşte bu noktada içimizdeki çocuğu kaybetmeyelim, çoğaltalım diye… Çocukların o cesur, neşeli halleri ve yetişkin zihnimizin birleşimi Sodd Design’ı oluşturuyor. İçimizdeki çocuk cesaretle hep yaşasın, ilham olsun.
Dekorasyonda mobilyanın işlevi ile alakalı ne gibi önerilerde bulunursunuz?
Yaşam alanlarımız, karakterimizin ve yaşam tarzımızın yansımasıdır. Seçilen mobilyalar, aksesuarlar, malzemeler, renkler hepsi bir bütünün detaylarını oluşturuyor. Bu detayları da ruhumuzun ihtiyaçlarına göre seçmek, bir araya getirmek gerekir. Mobilyaların işlevlerinden ziyade ne hissettirdikleri ile ilgileniyorum. Çünkü ortam size kendinizi iyi hissettiriyorsa orada vakit geçirebilir ve yaşayabilirsiniz.
Hayatlarımız bazen yeterince yorucu ve gri olabiliyor. Yaşadığımız ortamın bu anlamda bizi yormadan küçük dokunuşlarla, formlar ve renklerle günlük minik mutluluklar ortaya çıkartması, devam etme cesareti verecektir. Önerim hayatımızı destekleyecek, ruhumuza iyi geleni bulmak önceliğimiz olmalı. Ne hissettiğimiz ve özümüz bize doğru yolu gösterecektir.
Son olarak neler eklemek istersiniz?
“İçe dönmek, kalbinin sesini dinlemek” genelde yoga ya da psikoloji ile ilgilenen insanların kullandığı cümlelerdir. Ben de Sodd Design’ı kurmadan önce birçok şeye mantıksal açıdan bakıp tıkandığımı fark etmiştim. Ne zaman hislerime, kalbime odaklandım o zaman işler tersine döndü. İşin özünde içimize dönmek ve belki içimizdeki çocuk ile iletişim kurmak, ona kulak vermek var. İşte o zaman her ne yapıyorsak çok daha doğru ve içe sinen işler çıkıyor ortaya. Demem şu ki Sodd Design kalpten ortaya çıkmış ve cesaret veren bir markadır. Sebebi de işte tamamen cesur, çocuksu kalbimiz.