Bahariye halı yurt içinde ve dünyada etkili satış ağı ile dikkat çekiyor.
Japonya ve Çin pazarında etkili olan Bahariye Halı, ihracat noktasında dünyadaki birçok ülke ile çalışıyor. 2017 yılında iç piyasa ve ihracattaki etkinliğini arttırmayı hedefleyen marka aynı zamanda ülke pazarları ile de başarılı diyaloglar kuruyor. Sorularımızı yönelttiğimiz Bahariye Halı ihracat ekibinden Recep Yılmaz ve Göktürk Karataş, bu başarıyı; “Müşteri portföyümüzdeki markaların üst sekment olması referans noktasında bize avantaj ve belli bir güven sağlıyor. Bu da beraberinde yurt dışında başarılı bir çizgi yakalamamızı neden oluyor.” Şeklinde özetleyerek sorularımızı cevaplandırdılar.
Sektör adına sıkıntılı geçen 2016 yılında, Bahariye Halı olarak hedeflerinize ulaşabildiniz mi? Marka için 2016 yılını nasıl yorumlarsınız?
İhracat tarafında geçen yıla oranla yüzde 28’lik bir büyümeyle hedeflerimize ulaştık. Öte yandan, 2014 yılında sektördeki olumlu hava son yıllarda yerini sıkıntılı bir sürece bıraktı. Ülkemizdeki politik bir takım sıkıntılar, Suriye, Mısır ve İran’da yaşanan üzücü tablo ve siyasal belirsizliğe rağmen, 2016 yılının çok kötü geçmediği kanaatindeyiz. Özellikle son dönemlerde Rusya ile güzel temaslarımız oldu. Bahariye Halı olarak 2016 yılını güzel noktaladık.
2017 yılında yeni yatırımlar olacak mı? İhracat hedefinde yeni pazarlar nelerdir?
Suudi Arabistan’a, daha ucuz fiyat politikası benimseyen Gaziantep pazarı daha cazip geliyor. Öte yandan bizim de Bahariye Halı markası olarak Orta Doğu ile aktif çalışmalarımız var. 2014 yılına kıyasla ihracatta yaklaşık yüzde 15’lik bir artış yaşadık ve bünyemize Katar gibi yeni iş ortaklarını dahil ettik.
Pazarın büyüklüğü ile dikkat çeken Çin’de ise verilere göre halı kullanım oranı yüzde 15 civarındadır. Bu bir buçuk milyar nüfus için çok ciddi bir oran demek. Çin pazarında istenilen seviyeye ulaşabilmek için o bölgeye yönelik çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu noktada fuarların faydasını da görüyoruz.
Katılım sağalacağınız Domotex Asia Chinafloor fuarına yönelik beklentileriniz neler? Özellikle Çin ve Asya pazarı için nasıl bir oran hedefliyorsunuz?
İhracatımızın yüzde 12’sini, Rusya, Çin ve Japonya yani Asya oluşturuyor. 2017 yılında ivme yakalayarak, bu oranı yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyoruz. Japonya ve Çin pazarlarında iyi bir konumda olmamız ve müşterilerden aldığımız olumlu geri bildirimler bu hedefi belirlemede etkili oldu.
Rusya ile yaşanan sıkıntılı süreç yerini olumlu bir havaya bıraktı. Eskiden yapılan anlaşmalar yenilenmeye başladı. Sizin Rusya’da ve Türki Cumhuriyetlerdeki etkinliğiniz nasıl?
Medyada, Rusya ile ilgili sürecin düzeldiği belirtilse de, 2016 yılı içerisinde yaşanan sevkiyatlar ve bürokrasideki sıkıntılar devam ediyor. Bu sürecin oturması için biraz zamana ihtiyaç var. Müşteriye ürünleri direk şekilde değil, dolaylı yollardan ulaştırabildik. Her iki ülkenin yaptığı açıklamalara bakarak bu sorunların önümüzdeki yıl kalkacağına inanıyoruz. 2016 yılında ikili ilişkilerde yumuşama yaşandı. Ürün sevkiyatı, para transferi gibi konularda tam anlamıyla bir düzelmenin ise 2017 yılında olacağı kanaatindeyiz. Rusya’da etkinliği olan bir firmadan aldığımız duyuma göre, 2017 yılında ilişkiler daha iyi olacak. Bundan iki yıl öncesinde Rusya – Ukrayna savaşı sırasında, Rusya ile bağlantılı olan Bulgaristan, Polonya, Azerbaycan, Özbekistan ve Romanya gibi ülkeler ekonominin çok kötü olduğunu ve ürün alımı yapmakta zorlandıklarını belirtiyordu. Bu gibi siyasal savaşlar direk olarak ülke ekonomilerini etkiliyor. Bunun örneğini tüm dünyayı etkileyen döviz savaşlarında da görüyoruz.
Rusya ile ilişkilerde karşılaştığımız bir diğer sıkıntı ise, ülke ödemelerde 30 bin dolardan fazla ödeme çıkaramıyor. Bu da ödeme noktasında sıkıntı yaşanmasına neden oluyor.
Çin Yuanı ile Türk Lirası karşılıklı işlem yapmaya başladı. Bunun etkileri oldu mu?
Çin Yuanı ve Türk Lirası işlemleri yeni başlayacak. Şuanda dolar üzerinden yapıyoruz.
Peki, bunun ticarette faydası olacak mı?
Hammaddeyi dolardan aldıktan sonra, TL olarak ürünün satışı yapılsa da farkı üzerine koymak gerekecek. Her şey dolardan giriliyor, satarken Türk Lirasından yapınca, aradaki kur kaybının tedbir amaçlı kapatılması gerekiyor.
2016 yılının ortasına gelmeden sektörde olumsuz hava hakimdi ve firmalar yılı bir an önce bitirmeye çalıştı. Bunu yaparken de 2017 yılı için hedefler koydular, çalışmalar da ona göre yapıldı. Bahariye Halı olarak bu yıl en hazır geldiğimiz Domotex Fuarı oldu.
Bu yıl ki Almanya Domotex Hannover Fuarına özel neler yaptınız? Ürün bazında diğer markalardan farkınız nedir?
Şuanda bünyemizde, hiçbir markada olmayan yünlü kalitede ürünlerimiz var. Bu ürün Domotex Hannover Fuarı’nın yıldızı oldu.
Ürün hazırlarken ülkelerin stilleri, yaşam şekilleri, coğrafi ve mevsimsel faktörler bize yön veriyor. Avrupa ve Amerika pazarına daha polip tarzında ürünler gidiyor. Polip ile akrilik ürünleri arasında minimum iki ila iki buçuk kat fark var. Mevsimsel olarak ise, soğuk bir ülke olmasından dolayı Rusya’ya yünlü halı ihracatı yapıyoruz. Aynı halıyı Afrika’ya satamazsınız. Öte yandan ülkelerin halı kültürleri de önemli faktördür. Avrupa’da daha günlük kullanım amacıyla, dekoratif halılar tercih ediliyor. Anadolu’daki kullanım ülkemiz ile benzerlik gösteriyor. Hatta halılar duvarda dekoratif amaçla da kullanılabiliyor.
Dünyada farklı coğrafyalarda gezindiğimizde, halı renklerinde de farklılıklar görüyoruz.
Bu anlamda Almanya’ya bir market olarak bakılıyor. Almanya’daki halı satışlarında halen Doğu Almanya ve Batı Almanya olarak tarzda farklılıklar var. Doğu Almanya’da daha Rusya tarzı tasarımlar giderken, Batı Almanya’da daha modern desenler gidiyor. Ülkenin iki bölgesindeki tasarımlar arasında çok keskin bir çizgi var.
Türkiye’ye dönecek olursak, Erzurum’da yünlü halı tercih edilirken, Antep’te yazlık tarzda ince halılar tercih sebebi oluyor.
O halde Asya ile Amerika arasında kullanılan malzeme ve renk açısından farklılık var diyebiliriz miyiz?
Kesinlikle belirgin farklılıklar olabiliyor. Bu pazarların dışında yeni yönelimler de var. Eskiden Türkiye’deki halı ihracatının çok ciddi bir kısmı Kuzey Irak ve Orta Doğu’ya olurdu. Orta Doğu’da yaşanan sıkıntıların ardından, Antep’teki üreticiler çok yönlü pazar arayışına girdi. Afrika’ya kayan bir kesim oldu, en garanti pazarlar arasında yer alan Almanya, İngiltere ve Amerika’ya yönelimler oldu. Fakat buradaki müşterinin beklentisi yalnızca tasarımın kendi ülke şartlarına uyması değil. Ürünlerde belli standartlar da aranıyor ve bu standartları yakalayabilmek aslında çok kolay değil. Bu ülkeler ile iş ortaklığı yapabilmek sadece istedikleri renkte, dokuda, desende ve kalitede ürün sunabilmekle olmuyor. Üretim noktasında fabrikadaki tüm standartlar denetleniyor. Özellikle Japonya bu konuda hassas bir yapıya sahiptir. Bu standartlarla çalıştığınızda dünyanın birçok bölgesine sorunsuz ürün satışı gerçekleştiriyorsunuz. Müşteri portföyümüzdeki markaların üst sekment olması referans noktasında bize avantaj ve belli bir güven sağlıyor.
