Uzun yıllardır halı sektöründe farklı markalara hizmet eden Füsun Kodaman, bu sayıdaki konuğumuz. 2004 yılından beri halı sektörünün içinde olduğunu söyleyen tasarımcı, halıyla tanışma hikayesini çocukluk yıllarında resim yapmaya başladığı yıllara kadar götürüyor. Halıyı “evi yuva yapan ve sıcaklık katan” olarak tanımlayan Kodaman, tasarımcı olacak gençlere fırsat vermenin önemine vurgu yapıyor.
Öncelikle seni biraz tanıyalım..
Marmara üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Halı-Kilim bölümünde lisansımı bitirdikten sonra yüksek lisans eğitimimi de Marmara G.S.F ve Belçika’daki E.N.S.A.V La Cambre Üniversitesinde tamamladım. 2004 yılında Üniversite öğrencisiyken halı sektöründe çalışmaya başladım. Bu yıla kadar da sektörün önde gelen firmalarında tasarım direktörlüğü yaptım.
Bu yıl halı tasarımında hangi renk ve desenler ön plana çıkıyor?
Gitgide doğallığa ilgi ve sadeleşme eğilimi var. İncelikli dokular, yakın tonlarla birlikte kullanılarak işçilikli ancak göz almayan sade bir şıklık ortaya koyuyor. Gri tonlamalar, kreme krem ve açık bej tonlamaları bu senede favorilerde olacak gibi görünüyor. İhracatta da yine benzer şekilde doğal dokular ve renkler ön planda.
Halı dendiğinde aklına ne geliyor?
Bunu anlatmak zor, aslında biraz hisle alakalı diyebilirim. Halı benim için öncelikle eve sıcaklık katan ve ona yuva hissiyatı kazandıran en önemli öge. Tabii aynı zamanda bir moda unsuru ve dekorasyonun ruhunu oluşturan önemli bir parça. Sanırım o yüzden halı kullanılmayan evler bana hep soğuk ve mesafeli ve eksik gelmiştir. Birde halıda hayal gücünüzü sınırlandırmıyorsunuz. İşte bu beni heyecanlandırdı.
Halı, tasarımlarının yeni yeni hareketlendiği dönemlerde klasik çizgisinden soyutlanarak modern bir kimlik kazanmaya başladı. Ve o dönemde sektör tasarım noktasında yeterli değildi. O yüzden benim için daha eğlenceli oldu ve kısa zaman içerisinde bu yolculukta basamakları daha hızlı çıkmamı, yükselmemi sağladı.
Okul sıralarıyla başlayan bu serüvende seni ne ve kimler etkiledi?
Aslında hayattaki her şey benim için bir ilham kaynağı… Okulda oluşmaya başlayan sanatsal çevremle temaslarım devam ettiği için hep sanata yakın kaldım. Gittiğim bir sergi, gördüğüm bir heykel kısacası sanata bağlı her şey tasarımda bana farklı bir pencere açıyor, kılavuz oluyor. Bunların yanında yurtdışında eğitim almış olmak, gezip gördüğüm sergiler ve fuarlar vizyonumun zenginleşmesine çok fayda sağladı.
Birçok sanat akımından sanatçı bana ilham kaynağı olmuştur. Rönesans döneminde de soyut sanat akımında da benim için çok etkileyici ve kendimde karşılığını bulabildiğim birçok isim var. Wassily Kandisky, Joan Miro, Klimt, Rembrant gibi sanatçılar her baktığınızda yeni şeyler keşfedebileceğiniz eserler bırakmıştır.
Bir tasarım yaparken senin için olmazsa olmaz olan şey nedir?
Öncelikle markanın bir vizyonu olması ve ekip ruhuna sahip kişilerden oluşan bir ortam. Sonuçta her şey maliyet unsuru ve tasarımcının özgürce konseptler oluşturup halıya ruhunu katabilmesi için firmanın desteği şart.
Tasarıma yönelmek isteyen adaylara bu işin içerisinde tecrübe edinmiş birisi olarak neler tavsiye edersin?
Her şeyden önce iyi bir eğitim almış olmalılar. Eğitimin kazandıracağı en önemli şeyin kültür ve vizyon olduğunu düşünüyorum. Bir tasarımcının farklı bir bakış açısına sahip olması yaratacağı işlerde fark yaratabilmesini sağlayacaktır. Bu yüzden aramıza katılmak isteyen genç arkadaşlarıma kendilerine yatırım yapmalarını, bol bol sergi gezmelerini, imkanları var ise farklı ülkelere seyahatlerde bulunmalarını öneririm. Bir de sabırlı olmalarını ve kariyer oluşturmanın uzun bir yolculuk olduğunu unutmamalarını isterim. Genç nesilde biraz acelecilik ve hemen bir şeylere hızlıca sahip olma isteği görüyorum. Sabırlı olup kendilerine kısa vade ve uzun vade hedefler oluşturup, bunları gerçekleştirdikçe yeni hedefler belirleyerek bunun için çalışmaları yönünde olacaktır.
Tabi bununla birlikte bizlerin de yeni yeteneklere fırsat vermek gibi sorumluluğumuz olduğunu da düşünüyorum. Elimizdeki imkanlar dahilinde bunu da hep göz önünde bulundurmalıyız. Tasarım mesleğinin doğası gereği müdürlük kavramından ziyade liderlik vasfının önemli olduğuna inanırım ve ekibime bu şekilde yaklaşımda bulunmaya özen gösteririm. Yetenekli, azimli ve karakter sahibi insanlarla çalışmak benim önceliğim olmuştur ve bu konuda şanslı olduğumu hissediyorum.
Son olarak eklemek istediklerin var mı?
Sektörümüzde yaygın olarak gözlemlediğim bir durum olduğu için bahsetmek isterim. Bir tasarımcının kendi dünyasını zenginleştirmesi, hobileri olması kendinden memnun bir insan olmasını sağlayacaktır. Kendi hayatındaki boşlukları dışardaki hayatlarda değil kendi içine dönerek yaptığı işe odaklanması başarının anahtarı olacaktır.