Bugün, tasarımla başlayan güzel bir hikayenin kahve ile buluşarak nasıl gerçeğe dönüştüğüne tanıklık edeceğiz. Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarımı bölümünü birincilikle bitiren Sema Orbaç, hem kendi hem de başkalarının tasarımlarını Adana’da açtığı butik kahve dükkanında sergiliyor. Ürünlerini satmak isteyen tasarımcılara da bu şekilde yardımcı olan Orbaç’ın hikayesini dinliyoruz.
Öncelikle kısaca seni tanıyabilir miyiz?
1990 yılında Adana’da doğdum. Tasarımla olan maceram üniversitenden önce günlük hayatımda çevremde gördüğüm renklerin ve dokuların beni etkilemesiyle başladı. Sonrasında nesneleri kişisel yorumlarımla tasvir ederek kendi dünyamı bu şekilde oluşturdum. 2013 yılında Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarımı bölümünü birincilikle bitirdim. 2014-2018 yıllarında Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Moda Tasarım Bölümünde Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım. Bu süreç içerisinde 2016,
UKRAYNA “Scythia 11” Textile For Young kategorisinde tasarımlarımı sergiledim ve 2017 ZAGREB 6th World
Conference on Design and Arts – Installation Artist In The Fashion Industry: Yayoi Kusama sempozyumuna
katıldım. Bunların yanı sıra çeşitli akademik çalışmalar yaptım. Farklı üniversitelerde öğretim görevlisi olarak,
moda illüstrasyonları, temel sanat eğitimi, giysi tasarımı ve desen tasarımı eğitimleri verdim. 2019 yılında sanatta
yeterlilik eğitimime başladım. 2022 yılında ise kendi markamı oluşturdum.
Kendi markanla nasıl tasarımlar yapıyorsun?
Kendime ait bir marka oluşturma fikrim her zaman vardı.
Eğitim sürecine sadece daha fazla zaman ayırdığım için şartlarında olgunlaşmasını bekliyordum. Yaşadığımız
pandemi süreci benim için iyi bir fırsat oldu. Şimdiye kadar üretmiş olduğum tasarımları nasıl sergileyebilirim?
Aldığım tasarım eğitimlerini rahat bir ortamda insanlara nasıl aktarabilirim? Soruları ile başladı her şey. Normalleşme sürecinde hızla akan yorucu bir hayatın yanı sıra insanlara bulundukları ortamda aidiyet hissettirecek,
sanatla uğraşabilecekleri huzurlu sakin bir mekân hissi idi benim isteğim. Sanatla ilgili farklı disiplinlere de açık
olan özgür ve nefes alabilecek bir mekan fikri düşündüm ve NOOK by Sem markası ile butik bir işletme açtım.
Burada hem 3. nesil bir kahve dükkanı, hem de benim ve farklı tasarımcıların ürettiklerini insanlarla buluşturuyorum. Kurduğum hayalin bir konsepte dönüşmesi bu yoldaki maceramın başlangıcı oldu. Hedefim en kısa
sürede markamı sürdürülebilir bir çizgide tutmak. Ve aynı zamanda NOOK by Sem markasını farklı kültürlerle farklı
coğrafyalarda konumlandırmak istiyorum.ekstil alanında yapmış olduğum çalışmalarımda genellikle geleneksel ve
yenilikçi bulduğum malzemeleri tasarımlarımın ifade biçimi olarak kullanmaktayım. Bu çerçevede oluşturduğum Anadolu’da bulunan birçok bölgede hala kullanılan doğal boyamacılık yöntemi ile kekik, kök boya, kırmızı
biber, soğan kabuğu, kuru nane gibi bitkileri kullanarak renklendirdiğim yün iplikleri, örme tekniği ile birleştirip,
çevreye duyarlı, sürdürülebilir dekoratif kırlent ve çanta tasarımları yaptım. Aynı zamanda Fütürizm akımından
ilham alarak 3 boyutlu kalemler vasıtasıyla oluşturmuş olduğum giyilebilir tasarımlarımda bulunuyor. Gelenekselden yeniye doğru evrilen tekstil tasarımında kullanılan yöntemlerin ve malzemelerin tasarımları biçimlendirmede etkin rol oynadığını düşünmekteyim.
Peki, tasarımlarını nasıl yapıyorsun?
Tasarlayacağım ürün her ne olursa olsun kaliteli işlevsel ve estetik değeri yüksek olmalıdır. Bu kriterlere göre
malzemelerimi ve renklerimi seçerim. Seri üretimden uzak tasarım ürünleri zanaatla buluşup özgün kimliğiyle
ayrıştırıcı izlenim oluşturmalıdır. Çünkü her zaman kalite sayıdan çok daha önemlidir. Markamın sanatsal
çizgisini yansıtan ve müşterilerin gerek dekoratif gerek günlük ihtiyacına yönelik, kumaştan etikete daha çok
ruhumu yansıtan ürünler ortaya çıkartmaya çalışıyorum. Hissederek ilham alarak keyifle çalışmak olmazsa olmazlarımdandır.
Son dönemlerde markalar tarafından üretilen tasarımları nasıl yorumluyorsun?
Günümüzdeki uluslararası çağdaş tekstil ve illüstrasyon tasarımcılarının çalışmalarını takip ediyorum. Farkı bakış
açılarıyla yaptıkları ürünleri yorumluyorlar. Birbirinden farklı renkleri, malzemeleri bir araya getirdikleri eklektik
tasarımlar beni daha çok heyecanlandırıyor ve ilham kaynağım haline gelebiliyor. Alexandra Kehayoglo’nun
yapmış olduğu, Dries Van Noten’nin moda defilesinde kullanılan doğa manzaralı halısı Paris Moda haftasına
damgasını vurmuştu. Bu muazzam görüntüden ilham alarak kendi pirinç tarlası kumaş koleksiyonumu oluşturdum.
Seri üretimden uzak biriciklik özelliği olan tasarım ürünlerinin markalar tarafından desteklenip üretilmesinin
tasarımlara daha fazla katma değer kazandıracağı kanısındayım.
Aldığın eğitimlerin tasarım hayatına nasıl etkisi oldu?
Eğitim hayatımda, alanında uzman profesörlerle çalışma fırsatım oldu. Bu fırsat teknik bilgi kısmında tamamen
beni bir üst seviyeye taşıyan etkendi. Sosyal çevremde farklı bölümlerden çok fazla tasarımcı arkadaşım vardı.
Arkadaşlarımın farklı disiplinlere ait görsel estetiklerinin benim estetik anlayışımla olan benzerlikleri ve farklılıklarını görmek, bakış açımın güçlenmesine sebep oldu. Birçok projede bulundum. Her proje bana bambaşka bir şey öğretti ve kendi düşünme tarzımı geliştirmemi sağladı. Doğrudan öğretilmeyen her bilgiyi daha çok uygulayarak deneyimlerim sayesinde öğrendim. Hem analog hem de dijital tekniklerle tasarım yeteneğimi geliştirdim günümüzde güncel kalabilmek ve teknolojik gelişimleri takip etmek için bu çok önemli.
Eğer gerçekten bir işte iyi olduğunuzu düşünüyorsanız kendinize güvenerek çizginizi insanlara göstermekten
çekinmeyin. Riskler alın ve işinizi en güzel şekilde yapın. Gerisi zaten geliyor